TURİZM-WİKİLEAKS

TURİZMİN WİKİLEAKS BELGELERİ

ŞOK!ŞOK!ŞOK! UZUN ZAMANDIR MERAK EDİLEN HERKESİN YAYINLAMAKTAN KORKTUĞU TURİZM'İN BİLİNMEYEN BELGELERİNİ WİKİTURİZM SİTESİ OLARAK AÇIKLIYORUZ.BU BELGELERİN YAYINLANMASI TÜRKİYE'NİN GÜNDEMİNE BOMBA GİBİ DÜŞECEK HERKES BUNU KONUŞACAK.TURİZM BAKANLIĞI KORKUN BİZDEN!!!


Turizmin Wikileaks Belgeleri

Kaynaklarını gizli tutarak ülkelerin en özel bilgilerine ulaşan, dahası bu verileri yayınlayan İsveç merkezli uluslararası bir organizasyon Wikileaks. Dünya son zamanlarda açıklanan yaklaşık 600 küsur belgede yazılı gizli rapor ve tutanakların şoku ile yaşıyor. Aslında hükümet, muhalefet parti yetkilileri ve ilgili ilgisiz birçok kesim tarafından iddia edilen, bilindiği ve tahmin edildiği ifşa edilen veya tüm bunlar hiçbir şekilde gerçeği yansıtmıyor  yani  aslı yoktur  gibi açıklamalar ile geçiştirilen bu iddiaların acaba turizmi ilgilendiren bölümü mevcut mudur sizce?

Ortaya atılan birçok iddianın aslında tahmin edildiği, ancak pek kimseler tarafından ulu orta açıklanmayan, çok ateşli müzakere ve meclis toplantılarında ele alındığı bir gerçektir. Buna rağmen haberin kaynağına inilmeden ortaya atılan birçok iddianın daha sonra tamamen asparagas (şişirme haber) olduğu gerçeği ortaya çıkmıştır.

Ülkelerarası kargaşa ortamına sürüklenmesi muhtemel iddialar acaba gün geçtikçe daha hangi boyutlara varacak? Aleni olarak bilindiği halde çeşitli nedenlerden dolayı ortaya çıkarılamayan, sonunda ise gerçek ile yüzleşen taraflar tüm olup bitenlerden sonra ilişkilerine nasıl devam edecekleri hususu ise tam bir muamma. Öncelikli olarak amaç ve niyeti belli, güç ve iktidarı temsil eden tarafın henüz ayağa kalkıp belini doğrultma ve yürüyerek yol alma derdine düşmüş güçsüz ve yardıma muhtaç tarafı 24 saat süreyle yakın takibe alıp, tüm hareketlerini kontrol etmesi esasına dayalıdır wikileaks belgeleri. İkinci ve üçüncü aşamalarda ise güç dengeleri eşit veya yakın tarafların Vahşi Batı da süregelen kavga ve dövüşün içinde debelenmelerini işaret eder.

Son birkaç gündür dünya ülkelerini ve basını meşgul eden bu raporlara ait deşifre seansları aslında beni turizm sektöründe 30 yıl geriye götürüp izlediğim filmi her sahnesi ile tekrar hatırlamama sebebiyet verdi. Neydi beni bu filmin her sahnesini tekrar hatırlamaya iten.

Bu sorunun cevabı yukarıdaki satırların arasında gizli. Şimdi diyeceksiniz ki,  çok film izlemişsin veya  yok artık, bu kadar hayal gücü de fazla yani

Yok, ikisi de değil sevgili okurlar. Buyurun  Turizmin Wikileaks  belgelerini okuyun, sizde daha sonra aynı şu anda Ankara da telaffuz edildiği gibi,  Biz zaten bunları biliyor veya tahmin ediyorduk  diyeceksiniz. 

İŞTE O BELGELER:

1- Ege den Akdeniz'e kadar tüm arkeolojik alanlar yağmalanmış durumda. Devrik sütunlar, freskleri sökülmüş duvarlar, kafası kopmuş heykeller, büyük bir talanın artıkları gibidirler. O kopuk parçaların büyük kısmı eskiden yapılan çalışmalarımız sayesinde ne mutlu ki Berlinin, Londranın gösterişli müzelerinde muhafaza altına alınmıştır. Bundan sonrası daha vahim, çünkü dışarıya yapacağımız tarihi eser kaçakçılığı eskisi kadar kolay değil.

2- İstanbulun akciğerleri olan Belgrad ormanları Belediye eliyle su şirketlerinin yağmasına açılıyor. Belgrad ormanlarında bugün 3 şirket 2 yıl önce aldıkları geçici ruhsatlarla su şişeleme üretimine başlamış durumda. 24 adet su şişeleme şirketi ise başvuru yapmış yağma için sıra beklemekte. Belediyesi Meclisi aldığı karar ile su tesislerine izin vererek Belgrad ormanlarını imara açmış durumda. Verilen izinle su şirketleri Belgrad ormanının içinde belirlenen alanlara, ikişer katlı su dolum tesisi inşaatı yapabilecek. Su tesislerinin inşası sırasında çok sayıda ağaç kesilirken, yapılan tesisler ormanlara büyük zarar verecek.

3- Muğla'nın Yatağan İlçesinde 25 yıldır faaliyet gösteren Termik Santral ölüm saçıyor. Santrale yakın köylerde her evden bir kişi kanser hastası... Ölümlerin yüzde 90'ının kanserden olduğu söyleniyor. Yatağan Termik Santrali'nde 21 yıldır çalışan bir işçi, işçilerin genelinde kanser ve solunum yolu hastalıkları görüldüğünü belirtiyor. İnsan sağlığı ve çevresel sorunlar konusunda yıllardır büyük yıkımlar yaşayan Yatağan halkı, yeni bir termik santral yapılacak olmasına isyan ediyor. 1983'te devreye giren Yatağan Termik Santrali, Türkiye'de kent merkezine en yakın termik santrallerden birisi. Santral, yalnızca yaz sezonunda tatilcilerin karşısına dikilse de, Yatağanlılar zehir kusan bacaların gölgesinde yıllardır mutsuz ve çözümsüz şekilde yaşamlarını sürdürüyor. Her geçen gün ölüme yaklaştıklarını ifade eden yöre halkı, kendilerine reva görülenin, 'katliam' olduğunu söylüyor.

4- Teknolojik gelişmeler ve büyüyen ticaret hacmine paralel olarak son yıllarda İstanbul Boğazı'ndan geçen gemilerin sayı ve boyutlarının giderek artmaktadır. Özellikle petrol ve tehlikeli yükteki artışlar boğazlardaki seyir, can ve çevre açısından ciddi tehdit oluşturmaktadır. Gemilerden kaynaklanan bu çevresel risklerden, sintine, slaç gibi petrol atıkları, pis sular, çöpler, balast suyu ile taşıyan zararlı sucul canlılar, gemilerden kaynaklanan kükürt oksitler, azot oksitler, karbondioksit, partikül madde gibi emisyonların meydana getirdiği kirlilik, kaza durumunda denize petrol veya tehlikeli maddelerin yayılması, gerek tarihi-kültürel, arkeolojik yapılarımız gibi çevresel değerlerimize gerekse kıyı bölgelerinde yaşayan insanlarımıza ve deniz ekosistemine çok ciddi zararlar vermektedir.

5- Manavgat ilçesi Taşağıl beldesine bağlı Karabük Köyü yakınlarında 31 Temmuz 2008 günü başlayan orman yangını, yaklaşık 1 hafta sürdü. Kızılçam ağaçlarının bulunduğu ormanda etkili olan yangın, poyrazın etkisiyle rafting bölgesi Köprüçayın bulunduğu Beşkonakın yanından geçerek Serik ilçesinin Akbaş Köyüne yöneldi. Söndürme çalışmalarına Eskisehir, Kütahya, Denizli, Konyadan takviye ekipler gönderildi. Orman Genel Müdürlüğü, bu yangına 8 helikopter, 2 amfibik uçak, 5 Türk Hava Kurumu uçağı, 225 arazöz, 45 dozer ve 150 teknik eleman ve 2 bin yangın işçisiyle müdahale etti. Bölgedeki birçok köy adeta haritadan silindi.

Türkiye ormanları çeşitli tıbbi, hoş kokulu, endüstriyel ve süs bitkileri ile çok sayıda flora (bitki) ve fauna (hayvan) türlerine sahiptir. Ülkemiz ormanları küresel öneme sahip değerli biyo çeşitlilik kaynakları içermektedir. Bunlardan Köknar, Ladin, Sedir, Ardıç ve Sığla'nın gen merkezi ülkemizdir. Bir başka deyişle, bu ağaç türleri yeryüzüne ülkemizden yayılmışlardır. 77.945.200 hektar olan ülkemiz arazisinin 20.763.248 hektarlık kısmı ormanlarla kaplıdır. Bunu yüzde olarak ifade edersek, topraklarımızın %26,6 sı ormanlık alandır. Bu alanların yaklaşık 9 milyon hektarı oldukça iyi, geriye kalan 11 milyon hektarı ise bozuk ormanlardır. Türkiye'deki orman alanlarının büyük bir kısmını doğal orman alanları oluşturmaktadır. Ormanlık alanlar daha çok Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz'i çevreleyen dağlarda yoğunlaşmıştır.

6- Türkler sonunda ilk özel hava yolu şirketini (1984 İstanbul havayolları) kurdular. Uçak sayısı şimdilik leasing usulü ile aldıkları dört adet. Charter uçuş seferleri sürekli ertelenerek gerçekleşiyor. Uçaklar ikinci el olup uçuş saatlerini tamamlamak üzere. Bu durumda yakında Alman hava alanlarına iniş ve kalkışları yasaklanacak. Uçaktaki servisin hizmet kalitesi son derece kötü. Böyle devam ederse şirketin ömrünün uzun olmayacağı kesin.

(1984'de TURKSAN HOLDİNG bünyesi altında Lütfü Renda tarafından kurulan İstanbul Havayolları, 1999'da 19 uçak ve 3 bin 375 koltuk kapasitesi ile Türkiye'nin en büyük özel havayolu şirketi durumuna gelmişti. 1998'de Lütfü Rendanın şirketten ayrılmasından sonra 450 milyon mark olan şirketin cirosu, 2000'de yaşanan krizin de etkisiyle 150 milyon marka düştü. Uçak sayısı da üçe gerilerken, seferleri aksamaya başladı. Bir süredir faaliyetlerini zorlanarak sürdüren şirket, personelinin büyük bir kısmını da işten çıkarmıştı. 30 Ağustos 2000 yılında tamamen uçuş faaliyetlerini durdurmuş ve tüm personeli işten çıkarmıştır. Personel tüm alacaklarını alabilmek için yaklaşık 4 sene uğraşmış ve nihayet sonunda birçok personel alacaklarını alabilmiştir. Şirketin bu duruma düşmesinin en büyük sebebi Hava yollarını geliştirmek üzere alınan tüm kredilerin şirketin başka bölümlerinde usulsüz kullanması neden olarak gösterilmektedir)

7- Tüm sahil bölgelerinde hummalı bir faaliyet göze çarpıyor. Kuşadası ile başlayan Turizm atağı buradan Bodrum, Marmaris ve Antalya bölgesine doğru kayacağı kesin. Devletin verdiği turizm teşvik kredisi ile yapılacak tesisler sayesinde Türkiye 2000li yılların başından itibaren ciddi sayıda turist artışı beklemekte.

8- Her sene yenilenen Tur Operatörü-Turistik tesis sözleşme görüşmeleri bundan böyle artık tesis yönetimlerinin adeta dikte ettiği fiyat politikasından çok uzak olacak. Bugüne kadar sezon içerisinde tesis sahiplerine yapılan ziyaretlerin bundan böyle daha geç yapılması, bir sonraki sene için imzalanacak sözleşme içeriği için acele edilmemesi gerekiyor. Daha uygun fiyat ve tesis yönetimin direncini kırmak açısından tesis yönetimini sonbahar dönemine kadar bekletip oyalamakta fayda var.

9- Türk rehberleri tamamıyla pasifize edilmeli. Bazen yetersiz yabancı dil ve arkeolojik bilgileri nedeniyle günlük turun gerçekleşmesinde problemler meydana geliyor. Özellikle tur sonunda satış yapılması umulan hediyelik eşya mağazalarında daha çok zaman geçirmek amacı ile tur kısa kesiliyor. Yerel acente burada müşterilere yapılan satışlardan %40-50 oranında komisyon alıyor. Çoğu tur zararına yapılıp gelecek komisyonların hesapları yapılmakta.

Yerel acente ile bundan böyle işbirliği hususlarının masaya yatırılması, mutlaka yabancı otel rehberi ve turlara eşlik edecek tur liderleri tahsis edilmesi gerekiyor. Böylelikle tur esnasında meydana gelebilecek olumsuzlukları yabancı rehber tarafından yurt dışındaki merkez ofise rapor etme imkânı doğacaktır. Alınan yüksek orandaki komisyonun en az %50 sinin Tur operatörü tarafından talep edilmesi uygun olacaktır.

10- Türkiyede yüzde yüz özel yerli turistik tesis zinciri yoktur. Her şey daha emekleme döneminde. Bir dönem devletin kontrolünde olan TURBAN tesisleri özelleştirilmek istenmektedir. Uzun vadede Tur Operatörü bünyesinde oluşturulacak zincir otel projesi fikrini geliştirmek kaçınılmaz olacaktır.

Yukarıda açıklanan belgeler ve buna benzer yüzlercesi içinden aslında hepimizin tahmin edebileceği birkaç klasik olarak tarihteki yerini alacaktır. Turizm sektörünün son 30 yılına ışık tutan bu raporlarda yazılanların ne derece gerçekleştiğini bugün hepimizin idrak etme şansı mevcut. Bunlar gerek ülkemizde faaliyet gösteren yabancılar, gerekse ülkemizde ticari faaliyet gösteren yabancı şirketlerin buradaki temsilcileri tarafından yapılan tespitlerin sonucudur. 
Bizi bizden daha iyi tanıyan, daha organize olmuş, uzun vadede plan yapan ve ülkenin ileriye dönük ticari potansiyelinin ne derece cazip olabileceğine dair varsayımlar.

Yazan:Can Bekin

Arkadaşlar bunlara kayıtsız kalmayalım.Yapabileceğimiz bir şey mutlaka vardır en azından kendimizi bu konuda bilinçli bir şekilde yetiştirmek ve başkalarını bilinçlendirmeye çalışmak,bizim bu konuda yapacağımız küçük bir şeydir belki ama unutmayın ki damlaya damlaya göl olur.

FATİH SÖNMEZ